بَاب
كَيْفَ
الْجُلُوسُ
فِي
التَّشَهُّدِ
175-176. Teşehhüdde
Oturma Şekli
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
بِشْرُ بْنُ
الْمُفَضَّلِ
عَنْ عَاصِمِ
بْنِ كُلَيْبٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ وَائِلِ
بْنِ حُجْرٍ قَالَ
قُلْتُ
لَأَنْظُرَنَّ
إِلَى صَلَاةِ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
كَيْفَ
يُصَلِّي
فَقَامَ رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَاسْتَقْبَلَ
الْقِبْلَةَ
فَكَبَّرَ
فَرَفَعَ
يَدَيْهِ
حَتَّى
حَاذَتَا بِأُذُنَيْهِ
ثُمَّ أَخَذَ
شِمَالَهُ
بِيَمِينِهِ
فَلَمَّا أَرَادَ
أَنْ
يَرْكَعَ
رَفَعَهُمَا
مِثْلَ ذَلِكَ
قَالَ ثُمَّ
جَلَسَ
فَافْتَرَشَ
رِجْلَهُ
الْيُسْرَى
وَوَضَعَ
يَدَهُ
الْيُسْرَى
عَلَى
فَخِذِهِ
الْيُسْرَى
وَحَدَّ مِرْفَقَهُ
الْأَيْمَنَ
عَلَى
فَخِذِهِ الْيُمْنَى
وَقَبَضَ ثِنْتَيْنِ
وَحَلَّقَ
حَلْقَةً
وَرَأَيْتُهُ
يَقُولُ
هَكَذَا
وَحَلَّقَ
بِشْرٌ الْإِبْهَامَ
وَالْوُسْطَى
وَأَشَارَ
بِالسَّبَّابَةِ
Vâil b. Hucr'den;
demiştir ki: (Kendi kendime) Rasûlullah (s.a.v.)'in nasıl namaz kıldığına
bakayım, dedim. Hz. Nebi; kalkıp kıbleye döndü ve tekbir aldı. Ellerini
kulaklarının hizasına kadar kaldırdı, sonra sağ eli ile sol elini tuttu. Rükû'
yapmak isteyince ellerini ilk tekbirde olduğu gibi kaldırdı. Sonra da sol
ayağını yere yayıp oturdu ve sol elini sol uyluğunun üzerine koydu. Sağ
dirseğini sağ uyluğundan uzakta tuttu (uyluğun üzerine koymadı), iki parmağını
(küçük parmakla yanındaki) yumdu (baş ve orta parmakları ile) bir halka yaptı
onu şöylece işaret edereken
gördüm.(Müsedded dedi ki); Bişr, baş ve orta parmağı ile halka yaptı,
işaret parmağı ile işaret etti.
Diğer tahric: Nesaî,
sehv; iftitah; Darimî, salat; Ahmed b. Hanbel, IV, 316, 318.
AÇIKLAMA:
Hadis-i şerif,
Rasûlullah (s.a.v.)'in namaz kılış şeklini bütün açıklığı ile ortaya
koymaktadır. Hadisin konu ile ilgili olan bolumu, Efendimizin teşehhüdde oturuş
şeklidir. Rivayetten anladığımıza göre, Hz. Nebi, otururken sol ayağını yere
yaymış ve üzerine oturmuştur. Bu şeklin sadece birinci veya ikinci teşehhüde
ait olduğuna dair bir kaydın olmayışı, oturuş şekli yönünden teşehhudler arasında
fark gözetmeyen Hanefîlerin görücüne delildir. Bundan başka, Ahmed b.
Hanbel'in Ri-faâ b. Râfi'den rivayet ettiği; "Rasûlullah, bir a'rab>e;
"oturduğunda sol adağının üzerine otur" buyurdu." Tirmizî'nin
Ebu Humeydden rivayet ettiği; "Rasûlullah (s.a.v.) (teşehhud için) oturup
sol ayağını yaydı...", Ahmed ve Müslim'in Hz. Âişe'den rivayet etlikleri,
"sol ayağını yere yayar, sağ ayağını dikerdi" anlamındaki
hadislerinin hepsi Hanefîlerin görüşünü takviye etmektedir.
Bu rivayetlerden
anlaşıldığına göre, hangisi olursa olsun, teşehhud için oturulduğunda sol ayak
yere serilip sağ ayak dikilecektir. Üzerinde durduğumuz hadise göre sol el sol
uyluğun üzerine konacak, sağ dirsek ise, sağ uyluktan ayrı tutulacaktır.
İmâm Mâlik; her iki
teşehhüdde de sağ ayağın dikilip sol ayağın büküleceğim ve sol kabanın üzerine
oturulacağını söyler. Bu oturuş şekline teverruk denilir. Hanefîlere göre
kadınlar böyle oturacaklardır. İmam Şafiî son oturuşta İmâm Mâlik'in dediği
şekilde, ilk teşehhüdde ve secde aralarındaki oturuşlarda ise, Hanefîlerin
dedikleri gibi oturulacağını söyler.
Hanbelîlere göre namaz
iki teşehhüdlü ise oturuş, Şâfiîlerin dediği gibi olmalıdır. Tek teşehhüdlü
ise, Hanefîlerin dediği gibi sol ayağın üzerine oturulur. Bu konuya 730.
hadisde de temas edilmiştir. Yine bu hadis, teşehhüd-de işaret parmağı ile
işaret yapılacağının da delilidir. Haltâbî'nin bildirdğine göre, Medine'lilerin
bazıları, parmakları halka yapmayı meşru görmeyip üç parmağın yumulacağını ve
işaret parmağı ile işaret edileceğini söylerken bâzıları, orta parmağın ucunun
baş parmağın boğumlan arasına konularak halka yapılacağım ileri sürmektedirler.
Fakat sünnete uygun olan halkalama, orta parmakla baş parmağın uçlarını
birbirine dokundurup yuvarlak bir şekil meydana getirmektir.